24 Ekim 2017 Salı

Son Mektup

               Her insanın zihninin netleştiği bir an vardır. Bu da benim anım. Saat 2.30 gece; uykudan haber yok, düşüncelerimin faili meçhul. Ve ben yaşayan bir ölü. Çok değil belki de hiç olmayacak bir zamanda mutlu olurum diye bekleyip hayal kırıklıkları canına batmış ben. Zordur; herkeste kalan, dinleyen, koruyan olup; korunmamak, dinlenmemek ve geride bırakılmak. En büyük yük bu üçünün omuzlarında, canlarına batmakta, onları gün be gün yitirmektedir.
               Durup dururken nasıl yiter bir insan? Yalnızlık sağ olsun, yitirir. Neden zor peki? Neden hayat bazılarına hiç gülmez? Neden göz yaşları akarken geçtiği yerler kor alev olur? Ve neden bir insanın kaderi yalnızlık olur?
               Tek isteği dinlenmekken neden dinlenmez? Öfkeli değilim, hayır. Sadece çok yoruldum. Yazmaktan, dinlemekten, ağlamaktan, geride kalmaktan yoruldum. Yanlış anlaşılmasın kötü bir yöne gitmiyor bu yazım. Sonunda veda etmek yok. Unuttunuz mu ben geri de kalanım. Geri de kalanlar veda edemez. Onlara veda edilir. Herkes uyurken, uyuyamamak kaderleridir.  Çığlık atarlar feryat figan ama duyulmazlar. İnsanlar duymaz.
               Bazılarının rolü kısadır hayatta, bazıları figüran sadece kenar süsü. Bense iki gözlü sofaya kenar yastığı.
               Ağlamak kader mi yoksa lanet mi?
               Kaybolmak, şehrin sokaklarında, o gürültülü kalabalıkta sessizce kaybolmak. Zor değil, hem de hiç. Zor olan tutunmaya çalışmak; uçurumun kenarında ki o ince dal parçasına.
               Tutunanın; nedenleri, kalanları, dinleyenleri ve en önemlisi sevenleri var. Sebepsiz olmak en zoru. Sığınacak bir kuytu bulamamak, işte bu ölüm nedenidir. Peki ya ölmemek? Belki bir umut olur diye ümitsizce beklemek? Hangi insan dayanabilir, çekebilir bu acıyı?
               Çekemeyenler, taşıyamayanlar yaprak gibi düştü bir bir. Bu sonbahar çok hazin geçti. Çok yaprağımı kaybettim. Son yaprak bunlar, sonrası derin kış…
               Maviye aşık olanlara iyi davranın. Vardır onunda hayal kırıklıkları, can yaraları.
               Bunlar son istekler, söz veriyorum. Sadece ucundan da olsa denizi göreyim, bari tek yanımda kalanım gene yanımda olsun. Ekmeğin beni o çorak mavisiz topraklara, ne yaparım onsuz.
Bu bir veda değil, bu bir son değil; bu ağlayan ben değil. Bu güçsüz kişi ben değil. Yazmaktan yoruldum; karanlığa hapsolmaktan; kaybeden olmaktan çok yoruldum.
Tek nefes, tek nefes almak çok zor. İnsanoğlu tekken çok olmak için var. Bense fazlasıyla tekim.
Artık düşüyorum, yavaş yavaş. Binlerce kırık ve yara içindeyim. Bu kadar zor olmalıydı ellerimden tutmak.
Yıldızları görebildiğim, maviye kavuşabildiğim bir hayat. Son istek. Son arzu. İyileşmek için son çaba.

Eğer olmazsa yeniden, son vakti gelmiştir rolümün. Sahneden inme zamanı…

Hiç yorum yok: